Geçmişe bakmak, yalnızca “ne olmuş?” sorusunu sormak değildir; çoğu zaman bugün bize doğal gelen uygulamaların hangi tartışmalar, korkular ve umutlar içinden süzüldüğünü fark etmektir. Almanya’da evlenme yaşı kaç? sorusu da böyle bir sorudur. Bugün hukuki bir rakam gibi görünen bu yaş sınırı, yüzyıllar boyunca değişen aile anlayışlarının, dinî normların, devlet-toplum ilişkilerinin ve birey kavrayışının izlerini taşır. Geçmişi anlamadan bugünkü düzenlemeyi anlamak eksik kalır.
Bu yazıda Almanya’da evlenme yaşını tarihsel bir perspektiften, kronolojik bir akışla ele alıyorum. Önemli dönemeçleri, toplumsal dönüşümleri ve kırılma noktalarını; belgelere dayalı yorumlar ve bağlamsal analiz eşliğinde tartışıyorum.
Orta Çağ Almanyası: Dinî Hukuk ve Erken Evlilikler
Kanon Hukuku ve “Olgunluk” Kavramı
Orta Çağ’da bugünkü Almanya topraklarında evlenme yaşı, büyük ölçüde Katolik Kilisesi’nin kanon hukukuna dayanıyordu. Bu dönemde evlilik, bireysel bir tercih olmaktan çok, dinsel ve toplumsal bir kurumdu. Kilise hukukuna göre:
– Kız çocukları için asgari evlenme yaşı: 12
– Erkek çocukları için asgari evlenme yaşı: 14
Bu yaş sınırları, biyolojik olgunluk üzerinden tanımlanıyordu; psikolojik ya da sosyal olgunluk neredeyse hiç tartışılmıyordu. Tarihçi Georges Duby, Orta Çağ evliliklerini anlatırken, evliliğin “iki bireyin değil, iki soyun ittifakı” olduğunu vurgular.
Belgelere dayalı yorum:
Evlilik yaşı düşüktü çünkü yaşam beklentisi kısaydı ve mülkiyet, miras ile soyun devamı merkezi bir öneme sahipti.
Bu noktada durup sormak gerekir: Erken evlilik, gerçekten bireyin ihtiyacı mıydı; yoksa toplumun sürekliliğini sağlama çabasının bir sonucu mu?
Reformasyon ve Erken Modern Dönem (16.–18. yüzyıllar)
Martin Luther ve Evliliğin Dünyevileşmesi
16. yüzyılda Reformasyon, Almanya’da evlilik anlayışında önemli bir kırılma yarattı. Martin Luther, evliliği bir “kutsal sır” olmaktan çıkarıp dünyevi bir kurum olarak tanımladı. Bu yaklaşım, evlenme yaşına bakışı da etkiledi.
Protestan bölgelerde:
– Devlet, evlilik üzerinde daha fazla söz sahibi olmaya başladı
– Ailelerin ekonomik durumu ve toplumsal düzen daha belirleyici hâle geldi
Ancak evlenme yaşı hâlâ bugünün ölçütlerine göre düşüktü. Tarihçi Heinz Schilling’e göre, erken modern dönemde evlilik yaşı bölgeden bölgeye değişiyor; tarımsal yapının baskın olduğu yerlerde daha erken, kentleşmenin arttığı bölgelerde daha geç oluyordu.
Bağlamsal analiz
Bu dönemde evlilik yaşı, biyolojiden çok ekonomik yeterlilikle ilişkilendirilmeye başlandı. Yani “evlenebilir olmak”, bir hane kurabilecek maddi güce sahip olmak demekti.
Peki bu ekonomik ölçüt, bireysel özgürlükleri mi artırdı; yoksa yeni bir denetim biçimi mi yarattı?
19. Yüzyıl: Modern Devlet ve Hukukun Yükselişi
Medeni Hukukun Şekillenmesi
19. yüzyılda Almanya’da modern ulus-devlet fikri güçlenirken, evlilik de hukuki bir çerçeveye oturtuldu. 1871’de Alman İmparatorluğu’nun kurulmasıyla birlikte, farklı eyalet uygulamalarını birleştirme çabası hız kazandı.
1900 yılında yürürlüğe giren Alman Medeni Kanunu (Bürgerliches Gesetzbuch – BGB), evlenme yaşını şu şekilde düzenledi:
– Erkekler için: 21
– Kadınlar için: 16
Bu fark, dönemin cinsiyet anlayışını açıkça yansıtır. Kadınlar daha erken “olgun” kabul ediliyor; erkeklerin ise ekonomik sorumluluk üstlenmesi bekleniyordu.
Belgelere dayalı yorum:
BGB, evliliği devletin denetimine sokarak kilisenin etkisini azaltmış; ancak cinsiyet eşitsizliğini hukuki metne taşımıştır.
Burada şu soru öne çıkar: Hukukun laikleşmesi, her zaman eşitlik anlamına gelir mi?
20. Yüzyılın İlk Yarısı: Savaşlar ve Toplumsal Sarsıntılar
Weimar Cumhuriyeti ve Aile Politikaları
I. Dünya Savaşı sonrası Weimar Cumhuriyeti, aileyi toplumsal istikrarın temeli olarak gördü. Evlilik teşvik edildi; ancak evlenme yaşı tartışmaları arka planda kaldı. Ekonomik krizler ve savaşın yarattığı yıkım, erken evlilikleri kimi zaman “zorunlu” hâle getirdi.
Nazi döneminde ise evlilik, ideolojik bir araç olarak kullanıldı. “Irksal saflık” ve nüfus artışı politikaları, evlilik ve doğurganlık üzerinde baskı yarattı. Ancak evlenme yaşında köklü bir yükselme bu dönemde de görülmez.
Bağlamsal analiz
Bu yıllar, evlenme yaşının bireysel bir hak olmaktan çok, devletin nüfus politikalarının bir parçası hâline geldiği bir dönemdir.
Geçmişte devletin evliliğe bu kadar müdahil olması, bugünkü tartışmaları nasıl etkiliyor?
Savaş Sonrası Dönem ve Eşitlik Arayışı
Federal Almanya Cumhuriyeti ve Hukuki Reformlar
II. Dünya Savaşı sonrası kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’nde, insan hakları ve bireysel özgürlükler ön plana çıktı. 1957 ve 1970’lerde yapılan aile hukuku reformlarıyla cinsiyetler arası farklar azaltıldı.
1975 reformu, önemli bir dönemeçtir:
– Kadın ve erkek için evlenme yaşı eşitlendi
– Asgari evlenme yaşı 18 olarak belirlendi
– İstisnai durumlarda 16 yaş için mahkeme izni mümkün kılındı
Bu düzenleme, “çocukluk” kavramının yeniden tanımlandığını gösterir.
21. Yüzyıl ve Güncel Durum
2017 Reformu: Mutlak Sınır
2017 yılında Almanya, çocuk yaşta evliliklere karşı net bir tavır aldı. Yapılan yasal değişiklikle:
– Almanya’da evlenme yaşı kesin olarak 18 oldu
– 18 yaş altındaki evlilikler, istisnasız geçersiz sayıldı
Bu reform, özellikle göç ve mülteci tartışmaları bağlamında gündeme geldi. Devlet, bireyin korunmasını kültürel farklılıkların önüne koydu.
Belgelere dayalı yorum:
Bu düzenleme, evliliği bir “hak”tan önce bir “sorumluluk” ve yetişkinlik göstergesi olarak ele alır.
Geçmiş ve Bugün Arasında Paralellikler
Tarih boyunca Almanya’da evlenme yaşı:
– Dinsel normlardan
– Ekonomik yapılardan
– Devletin nüfus ve aile politikalarından
– Çocukluk ve birey anlayışındaki değişimlerden
doğrudan etkilenmiştir.
Bugün 18 yaş sınırı, geçmişteki erken evlilik pratiklerine bir tepki olarak okunabilir. Ancak şu soru hâlâ canlıdır: Yasal sınırlar, bireylerin duygusal ve toplumsal gerçekliklerini ne kadar kapsayabilir?
Son Düşünceler ve Okura Davet
Geçmişte 12 yaş “normal” kabul edilirken, bugün 18 yaşın altı neden “korunması gereken” olarak görülüyor? Bu değişim sadece hukukta mı yaşandı, yoksa zihniyetlerimizde de mi?
Almanya’da evlenme yaşı tarihine bakarken, ister istemez kendi toplumumuzdaki tartışmaları da düşünürüz. Sence evlilik için asıl belirleyici olan yaş mı, yoksa yaşam koşulları mı? Geçmişin deneyimleri, bugünkü kararlarımızı yeterince etkiliyor mu?
Belki de tarih, bu sorulara kesin cevaplar vermek için değil; daha bilinçli sorular sormamız için var.