Ebû Hanîfe’ye Göre “Allah Gökte Mi?”: Tarihsel ve Akademik Bir İnceleme
Antropolog bir bakış açısıyla ele alırsak, inanç sistemlerinde “mekân”, “yücelik” ve “kimlik” kavramları bireylerin ve toplulukların dünya görüşünü derinden biçimlendirir. Peki, İslam düşüncesinde önde gelen bir isim olan Ebû Hanîfe’nin (ö. 767) Allah’ın “gökte” olup olmadığı sorusuna verdiği cevap hangi tarihsel ve teorik zeminde değerlendirilebilir? Bu soru, sadece bir ilahî konumlandırma meselesi değil; aynı zamanda inanç, tasavvur, toplumsal kimlik ve kurumların nasıl şekillendiğiyle de ilgilidir. Bu yazıda, Ebû Hanîfe’nin yaklaşımını tarihsel arka planıyla birlikte ele alacak, günümüz akademik tartışmalarına bakacağız.
1. Tarihsel Arka Plan: İlk İslam Dönemi ve Ortak Düşünce
7. yüzyılın sonları ve 8. yüzyılın başları İslam dünyasında siyasi ve düşünsel dönüşümlerin hızla yaşandığı bir dönemdi. Ebû Yûsuf ve Muhammed el‑Şeybânî gibi talebeleriyle birlikte Hanefî mezhebinin kurucusu sayılan Ebû Hanîfe, hem fıkıh hem de kelâm açısından dönemin önemli figürlerinden biriydi. Bu bağlamda “Allah nerede?” sorusu da hem bir akide meselesine hem de toplumsal sorumluluk‑ ve kimlik belirleyici unsura dönüşmüştü.
Ebû Hanîfe’ye bazı kaynaklara göre bir kadın tarafından sorulan “Allah nerededir?” sorusuna, “Allah semâdadır, yerde değildir.” şeklinde bir cevap verildiği nakledilmiştir. :contentReference[oaicite:3]{index=3} Ancak bu rivayetlerin güvenilirliği ve yorumu hakkında kaynaklar arasında fikir ayrılıkları vardır. Örneğin, bazı araştırmalar bu tür ifadelerin asılsız veya yanlış anlaşılmış olabileceğini öne sürer. :contentReference[oaicite:4]{index=4}
2. Ebû Hanîfe’nin Akideci Yaklaşımı: Mekândan Tenzih ve “Cihet” Meselesi
Ebû Hanîfe’nin eserlerinde öne çıkan meselelerden biri, Allah’a mekân, yön, cihet veya “yerleşme” gibi insanî sıfatlar isnat edilmesinin reddedilmesidir. Örneğin, kaynaklarda şu ifade yer alır: “Allah Teâlâ vardı ve mekân yoktu.” :contentReference[oaicite:5]{index=5} Ayrıca, “Kim ‘Rabbimin semâda mı yoksa yerde mi olduğunu bilmiyorum’ derse küfre düşer.” şeklinde bir ifadeye de yer verilmiştir. :contentReference[oaicite:6]{index=6}
Bu çerçevede, Ebû Hanîfe’nin “Allah gökte değildir” ya da “Allah için mekân yoktur” demesi gerektiğini savunan görüşler öne çıkar. Bu yaklaşım, yaratılan mekânın ilahî varlığa ait olmadığı, Allah’ın meşruiyetinin ve ulûhiyetinin mekândan bağımsız olduğu düşüncesine dayanır. Bu da onun itikâdî perspektifini, “mekâna muhtaç olmayan” bir varlık anlayışı üzerine inşa eder.
3. Günümüzdeki Akademik Tartışmalar
Günümüz İslam îlimleri çalışmalarında Ebû Hanîfe’nin “Allah gökte midir?” sorusuna yaklaşımı farklı bakış açılarından değerlendirilmektedir:
– Bir görüşe göre, Ebû Hanîfe “Allah göktedir” ya da “yerde değildir” demiş; ancak bu ifadenin amacı aslında “Allah mekândan münezzehtir” ilkesini vurgulamaktır. :contentReference[oaicite:7]{index=7}
– Başka bir görüş ise, rivayetlerin güvenilirlik sorununa dikkat çeker ve Ebû Hanîfe’nin doğrudan “gökteyim” şeklinde bir ifade kullandığını kabul etmez. Çünkü bu ifade onun eserlerinde açıkça yer almaz. :contentReference[oaicite:8]{index=8}
– Ayrıca, metin‑kritik açısından da eserlerin Ebû Hanîfe’ye aitliği ve sonraki dönemlerde eklemeler yapılmış olabileceği yönünde şüpheler vardır. :contentReference[oaicite:9]{index=9}
Bu tartışmalar, sadece Ebû Hanîfe kişisi için değil, İslam düşüncesindeki geleneksel “yükseliş”, “üstünlük”, “mukimlik” gibi kavramların nasıl yorumlanacağı konusunda da önem taşır. Antropolojik bakımdan, bir topluluğun “Tanrı nerede?” sorusuna verdiği yanıt, o topluluğun evren tasavvurunu, güç ilişkilerini, kurumlarını ve kimlikini yansıtır.
4. Ne Sonuç Çıkarılabilir?
Özetle: Ebû Hanîfe’ye atfedilen “Allah göktedir” ifadesi doğrudan ve net bir biçimde belgelere dayanmamaktadır ya da kaynakların çoğunda “Allah mekândan münezzehtir” çerçevesinde yorumlanmaktadır. O, hem Ehl‑i Sünnet itikadının sınırları içinde kalmış hem de Allah’a sıradan mekân ve yön kavramları isnadı yapılmasına karşı çıkmıştır. Bu da, onun itikadî ve fıkhî kimliğinin bir parçası olarak değerlendirilebilir.
Bir antropolog olarak soruyorum: Siz bir inanç topluluğu içerisinde böyle bir soruyla karşılaştığınızda — “Tanrı nerede?” — nasıl bir cevap beklersiniz? Bu sorunun toplumsal yapıdaki anlamı, sıradan bir coğrafi konumlandırmadan çok daha fazlasıdır; çünkü bu cevap, o topluluğun evreni, gücü ve kimliği nasıl gördüğünü de ortaya koyar.
Günümüzde akademik çalışmaların işaret ettiği gibi, Ebû Hanîfe’nin yaklaşımı geleneksel ilahî varlık anlayışını koruma yönünde bir temizlik çabası olarak okunabilir. Mekân‑yön kavramlarının ötesinde bir Tanrı anlayışı, bireyleri topluluğa yönlendiren, toplumsal kurumları kuvvetlendiren ve kimlik sınırlarını netleştiren bir yapı oluşturur.
Son olarak, bu soru sadece tarihsel bir meseleden ibaret değil: Her birimizin inancında, “Tanrı nerede?” sorusu var — siz kendi inanç pratiğinizde bu soruya nasıl yanıt veriyorsunuz?
Etiketler: #EbûHanîfe #İtikad #AllahMekanaMuhtaçmıdır #HanefîAkidesi #KelâmTarihi #MekânCihetSıfatları
::contentReference[oaicite:10]{index=10}
Özetle bu dört imam: “Allah / Rahman arşa istiva etti.” mealindeki Kur’an’ın zahir ifadesine iman ettikleri, ancak Allah’ın gökte veya yerde olduğunu söylemenin -ona bir cihet ve bir mekân isnat edildiği için- küfür olduğunu belirtmişlerdir . 2 Eki 2014 Dört Mezhep imamının, “Allah Arş’ın üstünde”dir hakkındaki görüşleri … Sorularla İslamiyet dort-mezhep-imaminin-al… Sorularla İslamiyet dort-mezhep-imaminin-al… Özetle bu dört imam: “Allah / Rahman arşa istiva etti.
Cemal! Her önerinize uymasam da katkınız için teşekkür ederim.
Ebu Hanife kendisine ” Allah nerededir ?” diye soran kadına: ” Allah Subhanehu ve Teala semadadır, yerde değil.” cevabını verdi. Allah yaptıklarınızı görür.” “Rahmân Arş’a istiva etmiştir.” ( Tâhâ , 20 / 5 ) gibi müteşâbih âyetlerden yola çıkarak Allah’ın gökte olduğu şeklinde yapılan yorumlar, İslâm âlimlerinin geneli tarafından kabul görmemiştir . Zira bu ve benzeri âyetlerin anlamları müteşâbih olup Allah’ın yüceliğini ifade etmektedir.
Yalnız!
Teşekkür ederim, önerileriniz yazıya güç kattı.
Selef (Sahabe ve Tabiûn) ve dört mezhep imamına göre: “ Allah, zâtıyla âlemin içinde değil, dışında ve fevkindedir .” Selef’in görüşü avâmın, halefin (kelâmcıların) görüşü ise havassın kavrayabilmesi için uygun olan seçeneklerdir. Krallığın gelsin, gökte olduğu gibi yeryüzünde de Senin isteğin olsun. ” (Matta 6:9-10). Rab İsa bize Tanrı’nın krallığının gökte değil, yeryüzünde olduğunu açıkça söyledi; Tanrı’nın isteği gökte olduğu gibi yeryüzünde de gerçekleşecektir .
Delikanlı! Değerli yorumlarınız, yazıya yeni bir bakış açısı kattı ve onu özgün hale getirdi; ayrıca daha zengin bir anlatım sundu.
İmam Ebû Hanîfe ‘nin, Allah Teala’nın gökte olmadığını söyleyenin ya da Allah Teala’nın gökte olduğunu inkâr edenin kâfir olduğunu söylediği, itikadda Selef çizgisini takip ettiğini söyleyen pek çok kimse tarafından iddia edilmiştir/edilmektedir. Ebu Hanife kendisine ” Allah nerededir ?” diye soran kadına: ” Allah Subhanehu ve Teala semadadır, yerde değil.” cevabını verdi. 18 Kas 2022 İmam Azam “Allah göktedir” demiş midir? – Sorularla İslamiyet Sorularla İslamiyet imam-azam-ebu-hanifeni…
Hazal!
Kıymetli yorumlarınız sayesinde yazının kapsamı genişledi, içerik daha kapsamlı hale geldi.